1950’li Yıllarda Türkiye’de Siyasi Hayat
Kasım 9, 201814 Mayıs 1950 seçimleriyle başlayan Demokrat Partinin iktidarı kesintisiz olarak on yıl devam etti ve 27 Mayıs 1960 yılındaki askerî darbeyle sona erdi. Bu süreç boyunca CHP ana muhalefet partisi görevini üstlendi.
DP genel başkanlığını yürüten Celal Bayar, 14 Mayıs seçimlerinden sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü cumhurbaşkanı oldu. Celal Bayar, DP genel başkanlığından istifa ederek görevini Adnan Menderes’e bıraktı. Bu on yıllık süreçte DP genel başkanlığını Adnan Menderes, CHP genel başkanlığını ise İsmet İnönü sürdürdü.
DP iktidarının ilk yıllarında 18 Temmuz 1932 tarihli genelge ile başlayan ezanın Türkçe okunması uygulamasına 16 Haziran 1950’de son verildi. Bu tarihten sonra ezanın okunuşu aslına döndürüldü.
Yine aynı dönemde halkı kışkırtmak amaçlı Atatürk heykellerine yapılan saldırılar üzerine 25 Temmuz 1951’de Atatürk’ün manevi şahsiyetini korumak için Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun çıkarıldı. İnşaatı yarım kalan Anıtkabir tamamlandı ve 1953’te Atatürk’ün naaşı geçici olarak konulduğu Etnoğrafya Müzesinden alınarak törenle ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir’e nakledildi.
Devletçi Ekonomi’den Liberal Ekonomi’ye Geçiş
Köy Enstitüleri 1954’te öğretmen okullarına dönüştürüldü.
DP döneminde ekonomide önemli gelişmeler yaşandı. Bu dönemde devletçi ekonomi anlayışından liberal ekonomiye geçiş yapıldı. Bunun sonucu olarak 1950’den 1954’e kadar geçen süreçte Türkiye ekonomisinde kalkınmanın yaşandığı bir dönem oldu. Ekonomide tarım sektörüne öncelik verildi. DP, sanayide de özel sektöre dayalı bir siyaset uyguladı. Ekonomiyi geliştirmek için yabancı sermaye teşvik edildi. Bu amaçla 1951’de Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarıldı.
Dış politikada ise Sovyet Rusya tehlikesi karşısında ABD’nin desteğini sağlamaya devam edildi. Truman Doktrini ve Marshall Planı yardımlarından sonra NATO’ya üye olundu. Böylece Türkiye siyasi olarak yüzünü tamamen Batı’ya çevirdi. 2 Mayıs 1954’te yapılan genel seçimlere Demokrat Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetçi Millet Partisi, Türkiye Köylü Partisi ve İşçi Partisi katıldı. 1954 seçimlerinin ardından DP, oylarını önemli ölçüde artırarak iktidarını devam ettirdi.
DP iktidarı döneminde olumlu gelişmeler yaşanırken iç ve dış politikada olumsuz gelişmeler de ortaya çıktı. Dış politikada; Kıbrıs Meselesi ve 6-7 Eylül Olayları’nın yaşanması büyük sıkıntılara yol açtı. DP iktidarı döneminin ortalarından itibaren ülkede ekonomik sıkıntılar baş gösterdi. İktidar ve muhalefet arasında yaşanan gerilimler tırmandı. İktidar ve muhalefet çatışmasının en şiddetli olduğu dönemde DP, 1958 yılında yapılacak seçimleri erkene aldı ve seçimlerin 27 Ekim 1957’de yapılacağını duyurdu.
DP’nin erken seçime gitmesinin başlıca nedenleri; muhalefet partileri arasındaki iş birliği arayışları, DP içinde yaşanan çekişmeler, üniversite olayları, ordu içindeki cuntacı hareketlenmeler ve ekonomide yaşanan sıkıntılardı. Altı ay öne alınan seçimleri DP kazandı, ancak diğer seçime göre muhalefet bu seçimden güçlenerek çıkmıştı. DP G,7 oy oranı ile 424 milletvekili çıkardı. Bu dönemde de DP kadrolarında ciddi bir değişiklik olmadı. TBMM, 2 Kasım 1957’de Celal Bayar’ı 413 oyla üçüncü kez cumhurbaşkanı seçti.
Siyasi Kutuplaşmalar
1958’de Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Köylü Partisi birleşip Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) adını aldı. Hürriyet Partisi de CHP’ye katıldı. Muhalefet partilerinin birleşme yoluna gitmesi, iktidar-muhalefet ilişkilerini daha da sertleştirdi. Muhalefetin birleşmesi üzerine DP öncülüğünde Vatan Cephesi kuruldu. Kuruluş amacı, iktidarın halk tabanını genişletmek ve halkın desteğini sağlamak olan Vatan Cephesine üye olanların isimleri radyodan her gün halka duyuruldu. Bu durumu hükûmetin aleyhine kullanan muhalefetin kışkırtmasıyla ülkedeki siyasî gerginlik arttı.
Siyasal gerginliği azaltmak ve istikrarı sağlamak isteyen hükûmet 18 Nisan 1960’da DP milletvekillerinden oluşan ve olağanüstü yetkilere sahip Tahkikat Komisyonu’nu kurdu. Komisyon ülkenin istikrarını bozacak her türlü yıkıcı faaliyete müdahale etme yetkisine sahip olacaktı. Komisyon, kararlarına uymayan yıkıcı faaliyette bulunanlara hapis cezası verme yetkisine de sahip olacaktı.
27 Mayıs 1960’ta Millî Birlik Komitesi adlı bir cunta yapılanması, Türk Silahlı Kuvvetler adına millî iradeyi hiçe sayarak ülke yönetimine el koydu. DP üyeleri tutuklandı, anayasa ve meclis feshedildi. Tüm siyasi faaliyetler askıya alındı. Böylece demokratik bir süreçle başlayan Demokrat Parti dönemi, demokratik olmayan bir yöntemle sona erdirildi. Dönemin bir askerî darbe ile sona ermesi, Türk demokrasi tarihinde olumsuz bir süreç başlattı.