Batı Trakya Türk Azınlık Sorunu
Kasım 10, 2018Türkiye ve Yunanistan ilişkileri arasında en önemli meselelerden biri de Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlığının durumudur.
Yunanistan’ın, Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlığa karşı takındığı olumsuz tutum, iki ülkenin ilişkilerini doğrudan etkilemektedir.
Batı Trakya, Trakya Bölgesi’nin günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde kalan batı kısmıdır. Doğuda Meriç Nehri’nden, batıda Mesta-Karasu Nehri’ne kadar olan bölgeye bu ad verilir. Bölge I. Balkan Savaşı sonucunda Osmanlı Devleti’nin Midye-Enez hattının batısından çekilmesiyle Türk egemenliğinden çıkarak Bulgaristan hâkimiyetine girdi.
II. Balkan Savaşı sırasında Türk birlikleri Edirne’yi geri almalarına rağmen Meriç Nehri’nin batısına ilerleyemediğinden Batı Trakya düşman işgalinden kurtarılamadı. Bulgar çetelerinin Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türklere şiddet uyguladıklarına dair haberlerin çıkması üzerine, Enver Bey’in (Paşa) buyruğuyla, Kuşçubaşı Eşref komutasında 116 kişilik bir birlik bölgeye gönderildi. Kısa zamanda destansı bir başarı gösteren birlik, Batı Trakya’yı işgalcilerden temizledi. Gümülcine’yi alarak 31 Ağustos 1913’te “Batı Trakya Türk Cumhuriyeti”ni kurdu.
Özet Konu Başlıkları
Türk Tarihinde Kurulan İlk Cumhuriyet
Türk tarihinin en kısa ömürlü devleti olan bu devlet aynı zamanda Türk tarihinde kurulan ilk cumhuriyet oldu. Fakat bir yandan büyük devletlerin tehditleri diğer yandan İstanbul Hükûmeti ile Bulgaristan arasında İstanbul Antlaşması’nın imzalanmasıyla Batı Trakya resmen Bulgaristan’a bırakıldı. Osmanlı Devleti’nin desteğini yitiren Batı Trakya Türk Cumhuriyeti de varlığını sürdüremedi.
I. Dünya Savaşı’nda Batı Trakya, Fransızlar tarafından işgal edildi. Aynı dönemde Osmanlı Devleti de Mondros Ateşkes Anlaşması’nı imzaladı ve Osmanlı toprakları İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmeye başladı. İşgal yıllarında Edirne’de 1919’da kurulan Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Heyet-i Osmaniye Cemiyetinin amacı “Trakya Cumhuriyeti”ni kurmaktı. Ama Batı Trakya temsilcisi olarak Edirne’deki Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Heyet-i Osmaniyesi ile ilişkiye geçen Hafız Galip ve Hafız Salih Efendi, Batı Trakya’nın ayrı bir devlet olması görüşünü savundu. Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa, Trakya’da faaliyet hâlinde bulunanlardan Celal Bey’e, Cafer Bey vasıtasıyla gönderdiği telgrafta Batı Trakya için istenilen maddi yardımın sağlanmasının imkânsız olduğunu belirterek şöyle demiştir: “Batı Trakya’nın tamamen Müslümanların elinde tek parça olarak kalması ve uygun zaman ve fırsatta anavatana katılması hepimizin yegane gayesidir.” Fakat 1920 yılında bölgenin Yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle Batı Trakya Türklerinin de kendi kaderlerini belirlemesi planı gerçekleşemedi.
Batı Trakya, 1913’te Bulgaristan’a bırakılmış olsa da Millî Mücadele Dönemi’nde Balkanlarda yitirilen toprakların ve yabancı yönetim altında bırakılmak zorunda kalınan Türk azınlıkların bir simgesi oldu. Çünkü Misak-ı Millî’nin üçüncü maddesinde özel olarak Batı Trakya’da halk oylamasına başvurulması istendi. Zafer kazanıldıktan sonra da Batı Trakya konusu, Lozan Barış Konferansı sırasında çok çetin tartışmalara neden oldu. Türkiye bölgede bir halk oylaması yapılmasını isterken Yunanistan Türkiye’nin bölgeyi 1913’te kaybettiğini ve burada söz hakkı olmadığını savundu.
Batı Trakya ve Lozan Barış Konferansı
Batı Trakya, Lozan Barış Konferansı’nda Yunanistan’a bırakılmak zorunda kalınmıştı. Fakat Batı Trakya konusu Türkiye ve Yunanistan arasında mübadele yapılması söz konusu olunca tekrar gündeme geldi. Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan mübadele antlaşmasına göre Batı Trakya’daki Müslümanlar yerleşik sayılacaklar ve mübadele dışı kalacaklardı.
Lozan Barış Antlaşması’nda hem Türkiye hem de Yunanistan azınlıklar için birtakım kültürel haklar tanımışlardır. Batı Trakya Türklerine de Yunanistan’ın azınlık toplumlarından biri olarak bu haklar verilmiştir. Ancak Yunan makamları Türk azınlığa Lozan Barış Antlaşması’nın hükümlerini uygulamaktan kaçınmaktadırlar. Türkiye, Batı Trakya Türklerinin hakları konusunda her zaman hassas davranmaktadır. Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türkiye, Yunanistan’la imzaladığı her antlaşma ve protokolde Türk azınlığın haklarını metne dâhil ederek pekiştirmiştir. Fakat Yunanistan verdiği taahhütlere rağmen Batı Trakya Türklerini sistemli bir şekilde asimilasyona tabi tutma ve yıldırarak göç ettirme politikası izlemektedir.
Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine Uyguladığı Baskılar
- Batı Trakya’daki Türk kimliği inkâr edilerek bölgedeki Türkler, Yunan resmî makamlarınca ‘Müslüman azınlık’ olarak kabul edilmektedir.
- Lozan Barış Antlaşması’na göre Türklere tanınan vakıf ve kurum kurma hakkı önlenmiştir.
- Batı Trakya’daki Türk okullarında eğitim, özellikle Yunan öğretmenlere verdirilmektedir.
- 1977’de çıkarılan iki yasayla; Lozan Barış Antlaşması, 1951 Türk-Yunan Antlaşması ve 1968 Türk-Yunan Kültür Protokolü ihlal edilerek Batı Trakya Türklerinin Türkçe eğitim hakları ellerinden alınmıştır.
- Lozan Barış Antlaşması çerçevesinde Müslüman Türklere tanınması gereken dinî haklar tanınmamaktadır. Türkler kendi müftülerini seçememektedir. Fakat tüm baskılara rağmen Batı Trakya Türkleri millî kimliklerini korumuşlardır.
Türkiye bu konularda Yunanistan ile dönem dönem sorunlar yaşamaktadır. Türkiye, uluslararası alanda imzalanan antlaşmaların verdiği hukuki haklar doğrultusunda Batı Trakya Türklerinin haklarını savunmaktadır.