Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar
Ekim 30, 2018Eğitim toplumsal bir ihtiyaçtır. Eğitim, toplumun kimliğini yapılandırır ve sonraki nesillere bu toplumsal kimliği aktarmak için kullanılır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitimin en büyük sorunu öğretim birliğinin bulunmamasıydı. Osmanlı coğrafyasında faaliyet gösteren medreseler, mektepler, azınlık okulları ve yabancı okullar farklı öğretim programları uygulamaktaydı.
Tanzimat Dönemi’nde, Osmanlı idarecileri eğitim ve öğretimi çağın gereklerine göre yeniden düzenlediler. Fakat bu düzenlemeler istenilen sonucu vermediği için Cumhuriyet Dönemi’nde inkılapçı bir tutumla eğitim meselesi kökten ele alınarak çözülebildi.
Mustafa Kemal Paşa 1 Mart 1922’de Ankara Maarif Kongresi’nde yaptığı konuşmada yeni dönemin eğitim anlayışını şöyle özetlemişti: “Bir millî eğitim programından bahsederken eski devrin hurafelerinden ve fikri özelliklerimizle hiç de ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen bütün etkilerden tamamıyla uzak, millî karakter ve tarihimize uygun bir kültür kastediyorum. Çünkü millî dehamızın tamamıyla gelişmesi, ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir. Gelişigüzel bir yabancı kültür şimdiye kadar takip olunan yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir.”. Bu anlayış doğrultusunda Mustafa Kemal Paşa, eğitim-öğretim alanında atılacak somut adımları ve yapılması planlanan yenilikleri 1 Mart 1922’de TBMM’nin açılış konuşmasında şöyle sıralamıştır.
Eğitim – Öğretim Alanında Atılacak Somut Adımlar
- Milletimizin zekâsının gelişmesi ve böylece uygun olan medeniyet düzeyine ulaşmasını sağlamak.
- Yüce görevleri yürütecek elemanları yetiştirmek ve millî kültürümüzü yüceltmek.
- İlk öğretim ve son öğretim aşamaları arasında, orta öğretim kurmak.
- Orta öğretimde ülkenin ihtiyaç duyduğu çeşitli hizmet ve sanat elemanlarını yetiştirmek ve yüksek eğitime aday hazırlamak.
- Orta öğretimin eğitim ve öğretim yöntemlerini pratik ve uygulamalı hâle getirmek.
- Kadınların da erkeklerle aynı öğretim aşamalarından geçirilerek, yetişmelerine önem vermek.
- Gelecek uygulamalara temel olacak programları hazırlamak.
Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak yalnızca devletin idari yapısını değiştirmeyi düşünmedi. Aynı zamanda bu devleti yaşatacak, millî varlığının bilincinde olan çağdaş bir toplum da hedefledi. Bu hedeflerin gerçekleşmesi de sağlıklı eğitim anlayışına sahip olmak ve sağlam bir eğitim sistemi kurmakla mümkündü.
Mustafa Kemal, işte bu yeni eğitim-öğretim sisteminde yetişecek Türk çocuklarının ve gençlerinin eğitim hedeflerini de şu biçimde belirlemişti: “Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri eğitim sınırı ne olursa olsun, en önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığı için kendi benliğine ve millî geleneklerimize düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Uluslararası dünyanın bugünkü durumuna göre, böyle bir savaşın gerektirdiği mücadele ruhunu taşımayan insanlara ve bu nitelikteki insanlardan kurulu topluluklara yaşama ve bağımsızlık hakkı yoktur.”.