Yirminci Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devletinde Ekonomik Durum
Ekim 22, 2018Avrupa devletleri Sanayi İnkılabı’yla beraber hızla ekonomik büyüme sağlarken Osmanlı Devleti kendi sanayileşmesini gerçekleştiremedi.
Avrupalı ülkelerin rekabetiyle açık pazar haline dönüştü. Kısa sürede yerli sektörler çöküntüye uğradı. Dış ticaretin yapısı değişti, sanayi tüketim malları ithal eden ve tarımsal ürünler ve madensel ham maddeler ihraç eden ekonomik bir yapı ortaya çıktı. Bu durum dış ticaret açığının büyümesine neden oldu. Bu açıklar 1850 yılına kadar altın ve gümüş ihracı ile karşılanırken 1854 yılından sonra Avrupa ülkelerinden borç alınarak karşılanmaya başlandı. Böylece Osmanlı Devleti’nin serbest ticaret yolu ile Avrupa ülkelerine olan bağımlılığına bir de ekonomik bağımlılık eklenmiş oldu.
Osmanlı Devleti’nin ekonomisi, tarıma dayalıydı. Fakat uzun süren savaşlar, yaşanan toprak kayıpları ve tarımda çalışması gereken nüfusun cephelerde olmasından dolayı tarıma dayalı ekonomi olumsuz etkilendi.
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin mali sıkıntıları giderek arttı ve Kırım Savaşı’nda ilk kez dışarıdan borç alındı. Kırım Savaşı’yla ilk defa yapılan dış borçlanmanın ardından yirmi yıl içinde on beş farklı dış borçlanma daha yapıldı. Alınan paralar, yatırımlar için ya da üretimi arttırmak amacıyla harcanmayıp devletin genel giderleri için harcandı. Bu yüzden borç alınan 127 milyon liraya karşı, devletin faizlerle birlikte 259 milyon lira geri ödemesi gerekmişti.
Osmanlı Devleti, aldığı borçların faizini bile ödeyemeyince iflas ettiğini açıkladı. 20 Aralık 1881’de yayımlanan Muharrem Kararnamesi ile alacaklı olan devletler Düyûn-ı Umûmiye İdaresini (Genel Borçlar İdaresi) kurdular. Bu idarenin kurulmasıyla Osmanlı maliyesi alacaklı devletlerin denetimi altına girdi. Bu olumsuz gelişmelerin ardından Osmanlı Devleti ekonomik bağımsızlığını kaybetti.